Senin bindiğin dallar ve bindiğimiz dallar, Unutma bu dallardan başka asıl ağaç var, öfkeyle homurdanan yarı çıplak, yarı aç, bizi silkip atmaya fırsat kollıyan ağaç... Nazım Hikmet
AKP’nin değil ABD’nin operasyonu
Kürt-İslamcı faşist çetenin Ergenekon tertibi beklendiği şekliyle ve içine beklenen isimleri de dahil ederek devam ediyor.
Şemdinli’de astsubayla başlayan Ergenekon süreci, daha sonra Danıştay’la yüzbaşı kademesine yükselmiş, Şubat ayında ise tuğgenerallik mertebesine varmıştı. Son operasyonla birlikte rütbe orgeneralliğe kadar yükseldi.
Astsubaydan orgenerale kadar her rütbeden emekli asker ve bir kısım muvazzaf askerin iki yıldır operasyonlarla tutuklanması hedefin Ordu’nun kurumsal varlığı olduğunu göstermeye yetiyor.
Ancak Ordu neden hedef ve kimler hedef alıyor?
Bu konularda kafalar henüz aydınlanmış değil.
Burada iç içe geçen iki süreci birbirinden ayırdetmemiz gerekmektedir.
İlki, AKP iktidarının muhalif kesimleri yok etmesi için yapılan operasyondur.
Açık faşizme yönelen AKP, toplumsal hiçbir muhalif güç olmasının istememektedir. Bu nedenle “ulusal güçler”i hedef almıştır ve bu kesimler de birer birer Ergenekon’un içine dahil edilerek içeri alınmakta ve muhalefet bitirilmektedir.
Ancak ikincisi çok daha önemlidir. Bu, Türkiye’nin ABD’nin Büyük Ortadoğu’suna uygun hale getirilmesi sürecidir. Esas belirleyen de budur.
Bugün AKP’nin idare ettiği bir tertip süreci ile değil tümüyle ABD’nin idare ettiği bir süreçle karşıyayız.
Burada daha önce de vurguladığımızı bir kez daha vurgulayalım: Tayyip Erdoğan bu süreci idare eden değil, bu süreç içerisinde güdülen konumdadır. Yakın çevresini oluşturan Kürt-İslamcı çete tüm tertipleri planlamakta, uygulamakta ve süreci şekillendirmektedir.
Kürt-İslamcı çete bir CIA hücresidir ve asıl kontrgerilla da odur. Bu kontrgerilla çetesinin hedefi Türkiye’yi yalnızca Büyük Ortadoğu haritasına razı etmek değil aynı zamanda Güney Afrika modeline ikna etmektir.
ABD Türk Ordusu’ndan geçmişin hesabını sormak istemektedir. Hatırlanacağı üzere ilk Körfez Savaşı sırasında Türk Ordusu ABD’ye karşı kararlı bir duruş sergilemişti. Ancak asıl önemli kopuş 1998 ile 2002 yılları arasında olmuştu. Önce İsmail Hakkı Karadayı daha sonra ise Hüseyin Kıvrıkoğlu dönemlerinde Türk Ordusu ABD denetiminin dışına çıkmıştı. Hilmi Özkök ile başlayan dönem ise en tepede Amerikancı bir komutan olsa bile diğer kuvvet komutanlıklarının yine
ABD’ye mesafeli komutanlardan oluştuğunu görüyoruz. Bugün gözaltına alınan komutanların tümü de ABD’ye karşı tavırları ile bilinenlerdir. Bu elbette basit bir tesadüf değildir. ABD’ye karşı tavır alan komutanları içeri tıkarak ABD bugünkü ve gelecekteki komutanlara iyi bir gözdağı vermektedir. Demektedir ki komutan oldunuz diye istediğinizi yapmaya kalkmayın, 10 yıl sonra bile olsa sizi ele geçiririm. Tam da ABD’nin İran’a saldırısı öncesinde iyi bir gözdağıdır bu. Bu bakış açısından Ergenekon’nu geriye ve ileriye doğru nasıl ilerleyeceğini rahatlıkla kestirebiliriz. Geriye doğru gidilecekse, önceki Genelkurmay Başkanları Kıvrıkoğlu ve Karadayı’nın bu operasyona dahil edilmelerini bekleyebiliriz. Ancak bunun bir de ileriye gidişi vardır: Yani bir ay sonra emekli olacak şimdiki Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın da bu operasyona dahil edilmesini beklemek son derece normaldir!
Güney Afrika modeli
Büyük Ortadoğu haritası Türkiye’nin küçülmesini ifade etmektedir. Türkiye için bunun anlamı güneyimizde kurulacak Kürt devletçiğini kabullenmektir. Bugüne kadar bu büyük oranda kabullenilmiştir de.
Ancak bundan sonra işin önemli kısmı kalmaktadır geriye: Türkiye’nin kendi içindeki Kürt meselesini çözmesi.
CIA’nın burada bulduğu yöntem Güney Afrika’da uygulanan yöntemdir. Türkiye Kürt meselesini kendisinin yarattığını kabul edecektir, Kürtlere karşı soykırım suçu işlediğini kabul edecektir, bu ırkçı geçmişiyle yüzleşecektir ve Kürtlerle barışacaktır.
Dolayısıyla Ergenekon sürecinde belirleyici olan esas halka AKP’nin muhalif kesimleri yok etmesi değildir. Darbe hiç değildir. Önemli olan Kürt meselesinde Türkiye’nin ikna edilmesidir.
Bugüne kadar Kürt meselesi emperyalizme bağlı bir sorun olarak algılanıyordu. Türkiye’yi bölmek isteyen emperyalist güçler ve Batılı devletler Kürtleri kışkırtmakta ve Türkiye’yi bölmeye çalışmaktaydı. Bu sadece dolaylı bir destek de değildi. PKK bizzat Batı tarafından silahlandırılıyordu.
Şimdi Ergenekon’la birlikte bu anlayış yıkılmak istenmektedir. Buna göre Türkiye’de Ergenekon adı verilen bir derin devlet bulunmaktadır. Bu derin devlet Kürt meselesini kendisi yaratmıştır. PKK’yı kuran bu derin devlettir, silahlandıran da, Türk Ordusu’na saldırtan da. Dolayısıyla devletin bir kirli savaşı söz konusudur.
Bebek katili Apo’dan bebek katili Ordu’ya
En son Taraf gazetesinde yayınlanan Dağlıca ile ilgili belge bu operasyonla ilgili en önemli belgedir. Buna göre Türkiye Dağlıca’da yapılacak PKK baskınını biliyordu ama hiçbir önlem almadı. Bunun anlamı açıktır, Türk Ordusu PKK’nın bu tür baskınlarından zarar görmemekte, PKK’ya karşı savaşını bu tür baskınları gerekçe göstererek sürdürmektedir.
Böylesi bir gelişmeden varılacak yer bellidir. Bebek katili Apo’dan bebek katili Ordu’ya varılacaktır.
O nedenle bugün gözaltına alınan ve yargılanmak istenen paşaların darbecilikle suçlanması şimdiki durumdur. Asıl hedeflenen paşaların Kürt soykırımından ve kirli savaştan yargılanmasıdır!
O nedenle operasyonun boyutu çok büyüktür ve çok büyük yerlere kadar gidecektir.
Burada yeniden Şemdinli’ye dönüleceğini beklemek kehanet değil işin doğasıdır. Bu bölgede görev yapan komutanlarımızın tümü hedeftedir. Yani yarın öbür gün gazetelerimizin bebek katili Apo değil Büyükanıt’mış manşetini attıklarını görürsek şaşırmamalıyız!
O nedenle hedefin gerçek boyutunu kavramalı ve stratejimizi de buna uygun bir biçimde belirlemeliyiz.
Yarın öbür gün Türkiye’de bir darbe tezgahı ile ilgili belgelerin ortaya çıkması beklenebilir ama bunun bir anlamı ve önemi olmayacaktır. Zaten böylesi uçuk teorilerle bir yere de varılamaz.
Ama şunu beklemeliyiz: Dağlıca benzeri bazı belge ve görüntüler bazı gazetelere servis edilebilir.
Mesela Türk Ordusu’nun bir köy yakma görüntüsü, işkence görüntüleri vb. görüntüler!
Burada Taraf’ta yayınlanan belge önemlidir. Ama ilk belge değildir. Benzeri bir belgeyi bugün Ergenekon’dan tutuklu bulunan Doğu Perinçek’in 2000’e Doğru dergisi de yayınlamıştı: “Vur Emri” manşetiyle.
Belgeyi ortaya çıkaran ise o dönem askerliğini yapan, bugün Cumhuriyet gazetesi yazarı ve sıkı bir ulusalcı olan Ümit Zileli’ydi! Kaldı ki onun gazetesi de bugün Ergenekon’dan sorgulanıyor.
Demek ki bu siyasal düzende kimin hangi “taraf”ta olduğunu tespit etmek o kadar kolay değildir.
Orgeneral’den Genel Kurmay Başkanı’na
Ama ABD’nin kimleri hedef alacağını kimleri ise almayacağını rahatlıkla görebiliriz.
Mesela savcıların derdi darbecilerle hesaplaşmak olsa Kenan Evren oracıkta durmaktadır, üstelik darbe girişiminde bulunmamıştır, darbeyi yapmıştır!
Demek ki hedef darbeyici dövmek değilmiş...
ABD Türk Ordusu’ndan geçmişin hesabını sormak istemektedir. Hatırlanacağı üzere ilk Körfez Savaşı sırasında Türk Ordusu ABD’ye karşı kararlı bir duruş sergilemişti.
Ancak asıl önemli kopuş 1998 ile 2002 yılları arasında olmuştu. Önce İsmail Hakkı Karadayı daha sonra ise Hüseyin Kıvrıkoğlu dönemlerinde Türk Ordusu ABD denetiminin dışına çıkmıştı.
Hilmi Özkök ile başlayan dönemde ise en tepede Amerikancı bir komutan olsa bile, diğer kuvvet komutanlıklarının yine ABD’ye mesafeli komutanlardan oluştuğunu görüyoruz. Bugün gözaltına alınan komutanların tümü de ABD’ye karşı tavırları ile bilinenlerdir. Bu elbette basit bir tesadüf değildir. ABD’ye karşı tavır alan komutanları içeri tıkarak ABD bugünkü ve gelecekteki komutanlara iyi bir gözdağı vermektedir. Demektedir ki komutan oldunuz diye istediğinizi yapmaya kalkmayın, 10 yıl sonra bile olsa sizi ele geçiririm. Tam da ABD’nin İran’a saldırısı öncesinde iyi bir gözdağıdır bu.
Bu bakış açısından Ergenekon’u geriye ve ileriye doğru nasıl ilerleyeceğini rahatlıkla kestirebiliriz.
Geriye doğru gidilecekse, önceki Genel Kurmay Başkanları Kıvrıkoğlu ve Karadayı’nın bu operasyona dahil edilmelerini bekleyebiliriz.
Ancak bunun bir de ileriye gidişi vardır: Yani bir ay sonra emekli olacak şimdiki Genel Kurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın da bu operasyona dahil edilmesini beklemek son derece normaldir!
Burada belirleyici olan kesinlikle AKP değildir. Bazı komutanların laiklik konusunda çok sert çıkışları olmuş olabilir, bunlar çok önemli değildir. ABD’nin kimi hedef alacağını görmek için PKK’nın tavrına bakmamız yeterli olacaktır: PKK kimi hedef alıyorsa, ABD de onu hedef alacaktır! AKP burada sadece uygulayıcıdır.
AKP kapanır, Ordu tasfiye edilir, ama Kürt-İslamcı çeteye bir şey olmaz
Burada bazı muhtemel sivil hedefleri de saptayalım.
Bu operasyonda sıra bazı eski rektörlere gelecektir. Çünkü bu rektörler ulusal duruşları nedeniyle fişlenmişlerdir.
Bazı yargı mensuplarına gelecektir sıra. Çünkü bazı emekli savcılar, hakimler yine ulusal tavırları nedeniyle kara tahtadadırlar.
Ama bazı basın mensupları da hedef olacaktır. Bunlar Doğan, Ciner ve Karamehmet’e bağlı medya kuruluşlarıdır.
Bugün Ergenekon’a karşı tavır alan ve içeri alınan bazı şahıslarla yakın irtibatı olan bir Aydın Doğan’ın içeri alınması belki çok inanılmaz gelmektedir ama bu soruşturmanın saçma sapan mantığına uymaktadır.
Kısacası Ergenekon’da hedefler büyüktür. Burada kimi hedefler AKP’nin operasyonu ile sürece dahil edilecektir ama kimileri zaten ulusal tavır nedeniyle ABD tarafından mimlenmiş isimlerdir.
Ama yine de operasyonu AKP-ABD ortak operasyonu olarak görmemek gerekir. ABD muhtemelen AKP’nin kapatılacağını da hesap etmektedir. Nitekim AKP’ye açılan kapatma davasına AB açıktan karşı çıkarken ABD sessiz kalarak aslında yargıya destek verdi.
Bu demektir ki bir yanda Kapatma Davası ile AKP’nin işinin bitirileceği, diğer taraftan Ergenekon’la Ordu’nun işinin bitirileceği, ama sadece Kürt-İslamcı CIA çetesinin ayakta kalacağı çok daha büyük bir oyun tertiplemektedir ABD.
Zaten ABD ve Kürt-İslam çetesi açısından önemli olan AKP ve Tayyip Erdoğan da değildir. Bu isimler gerektiği yere kadar kullanılmış, sözde Kürdistan’ın önünü açmış ve sonra da çöpe atılmış olacaklardır.
Bir bakmışsınız yarınki Türkiye’de Şeriatçı yanı törpülenmiş yeni bir Amerikancı iktidar kurulmuş, Amerikancı bir Ordu kademesi tesis edilmiş...
Sıra Yaşar Paşa’da mı...
Ama o zamana kadar ABD Ordu karşıtı tüm adımları AKP’ye attıracaktır!
Bu süreçte artık şunu bile bekleyebiliriz, Ergenekon şu an görevde bulunan komutanlara kadar bile genişletilebilir.
Nitekim bunun yöntemini eski Genel Kurmay Başkanlarından Hilmi Özkök açıkladı. Kuvvet komutanlarını atayan ve görevden alan Başbakandır diye bir açıklama yaptı durup dururken.
Eğer Tayyip Erdoğan kendisini güçlü görür ve böyle bir adımı atarsa, örneğin Genel Kurmay Başkanını öğlenleyin görevden alır ve emekli eder. Öğlenleyin emekli edilen Genel Kurmay Başkanı o anda sivil bir vatandaş olur. Ergenekon savcısı da akşam üzeri gözaltı kararı alıp, sabah paşayı evinden alabilir!
Kısacası Türkiye’de normal işleyişin o kadar dışına çıkılmıştır ki artık her kesimden her şeyi beklemek müm kündür.
--------------------------------------------------------------------------------
Bugün yaşananları 4 Şubat 2008’de yazmıştık. İşte o yazı:
Bir komplo teorisi:
Bu iş Şemdinli’de biter
2008 Şubat:
Savcı henüz iddianameyi bile hazırlamadığından Ergenekon operasyonu kapsamında tutuklanan sanıklar daha ilk mahkemeye bile çıkamadılar...
2008 Mart:
Savcı henüz iddianameyi bile hazırlamadığından Ergenekon operasyonu kapsamında tutuklanan sanıklar daha ilk mahkemeye bile çıkamadılar...
2008 Nisan:
Savcı henüz iddianameyi bile hazırlamadığından Ergenekon operasyonu kapsamında tutuklanan sanıklar daha ilk mahkemeye bile çıkamadılar...
2008 Mayıs:
Savcı henüz iddianameyi bile hazırlamadığından Ergenekon operasyonu kapsamında tutuklanan sanıklar daha ilk mahkemeye bile çıkamadılar...
2008 Haziran:
Savcı henüz iddianameyi bile hazırlamadığından Ergenekon operasyonu kapsamında tutuklanan sanıklar daha ilk mahkemeye bile çıkamadılar...
...
2008 yaz ayları hararetli rejim tartışmalarıyla geçmektedir. Tam o sırada gece yarısı Terörle Mücadele ekiplerine bağlı seçilmiş polisler evlerinden alınır. Çok gizli operasyonda gidilecek adresler zarflarda yazılıdır.
Sabah 09.00:
Ajanslar büyük operasyon haberlerini geçer.
Öğlen 12.00:
İstanbul’da gerçekleştirilen büyük operasyona ait ilk bilgiler basın tarafından duyurulmaya başlanır.
Emniyet içindeki kaynaklardan alınan bilgilere göre İstanbul’da aralarında bazı üst düzey emekli subayların da aralarında bulunduğu bir kısım şahıs gözaltına alınmıştır.
Öğlen 14.00:
Gözaltına alınanlar içinde orgeneral rütbesinde bile emekli askerler olduğu bilgisi basın tarafından duyurulur.
Operasyonun İstanbul’la sınırlı olmadığı Bodrum ve Ankara’da da eşzamanlı gözaltılar olduğu bilgisine ulaşılır.
Öğlen 15.00:
Gözaltına alınanlarla ilgili ilk resmi açıklama İstanbul Emniyet Müdürlüğü tarafından yapılır.
Buna göre bundan 1 yıl önce Ünraniye’de bir evde bulunan bombalarla ilgili soruşturmada uzun süredir teknik takipte bulunan savcılık sonunda yeterli delillere ulaşmıştır.
Bu kapsamda daha önce Cumhuriyet gazetesinin bombalanması ve Danıştay saldırısı da içinde olmak üzere bir çok suçun bizzat örgütleyicisi olduğu savıyla Emekli Orgeneral Şener Eruygur ve Emekli Orgeneral Özden Örnek Ankara’da gözaltına alınmıştır.
...
Sabah erken saatlerden itibaren Ankara’da çok büyük bir gerginlik hakimdir. Genelkurmay Karargahında büyük bir sessizlik ve hareketlenme söz konusudur.
...
Aynı gün akşama doğru tüm basın ve TV flaş gelişmeyi ve ayrıntılarını duyurmaya başlar.
Emniyet ve savcılık kaynaklarına dayanılarak verilen haberlere göre, Danıştay saldırısından bu yana gerçekleşen çeşitli bombalama ve suikastlerle ilgili ipuçlarını takip eden savcılık, Ergenekon operasyonundan sonra tutuklanan Emekli Tuğgeneral Veli Küçük’ün geriye dönük faaliyetlerini mercek altına almıştır.
Bu kapsamda AKP iktidarını yıkmaya yönelik bir darbe girişimine ait daha önce Nokta dergisinde yayınlanan darbe günlüklerinin orijinaline, bir istihbaratı değerlendiren polisler en sonunda bu adrese ulaşırlar.
....
Ertesi gün tüm gazeteler:
Korkunç darbe tezgahı!
Ulusalcı çetenin darbe tezgahı!
Tüm cinayetler ulusalcı darbe içinmiş!
....
Aynı gün:
Emniyet’in yeni gözaltılarının haberleri bomba gibi düşer:
Ankara, İstanbul ve yurdun çeşitli yerlerinde yüzlerce kişi gözaltına alınmıştır.
Emekli Orgeneral Şener Eruygur ve Özden Örnek’in ilişkilerini izleyen Emniyet, bir sene önce Cumhuriyet mitinglerini düzenleyen kurum ve kuruluşların da aynı darbe tezgahında etkin rol aldığını tespit etmiş ve bu kişilere yönelik gözaltı operasyonuna başlamıştır.
Basın kuruluşları henüz yeterli bilgiye sahip değildir, ancak ADD ve ÇYDD’
nin önemli yöneticileri, çeşitli şube yöneticileri gözaltına alınmıştır.
Aynı anda bomba bir haberi televizyon kanalları vermeye başlar:
İstanbul:
Polis savcı gözetiminde şu anda Cumhuriyet gazetesi ve Kanaltürk yönetim merkezlerinde arama yapmaya başladı.
Ankara:
Ankara’da Genelkurmay Karargahı sessizliğini korurken ATO ve TESK merkezinde polis ve savcılar belirir.
Aynı gün akşam saaatleri:
Emniyet Genel Müdürlüğü adına yapılan açıklamada, vatandaşların sakin olmaları, herşeyin kanunlar çerçevesinde ve savcılık tarafından yürütüldüğü, sanıklar mahkemeye çıkarılana kadar olay hakkında basına haber yasağı getirildiği açıklanır.
Başbakan Tayyip Erdoğan ülkede hiç kimsenin kanunlar üzerinde olmadığını, yargıya güvenmek gerektiğini söyler. Olayın TSK’ya karşı bir operasyon olmadığını ama bazı artniyetlilerin bunu böyle göstermeye çalışacağını söyler.
Ertesi gün tüm gazeteler:
Yeni bir 27 Mayıs atlatmışız!
4. günün sonunda:
Adliyeye çıkarılan sanıklardan Emekli Orgeneral Özden Örnek, Emekli Orgeneral Şener Eruygur, bazı üst düzey komutanlar, ATO Başkanı Sinan Aygün, Kanaltürk sahibi Tuncay Özkan, Cumhuriyet Gazetesi sahibi İlhan Selçuk, Cumhuriyet yazarlığı da yapan Emekli Orgeneral Doğu Silahçıoğlu, çıkarıldıkları mahkemece terör örgütü kurmak, darbe tezgahlamak ve halkı ve orduyu hükümete karşı isyana teşvik ettikleri savıyla tutuklanır.
...
30 Ağustos 2008:
Yeni Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ görevi Orgeneral Yaşar Büyükanıt’tan devralır.
Yaşar Büyükanıt yaptığı açıklamada bundan sonra ailesi, çocukları ve torunlarıyla vakit geçireceğini, kitap yazmayacağını belirtir.
2008 Eylül:
2007 yılında tutuklanan Muzaffer Tekin’in dosyası Ergenekon dosyası ile birleştirildiğinden henüz iddianamesi hazırlanmamıştır ve 1.5 yıldır mahkemeye çıkmadan tututkludur.
2008 yılının başında tutuklanan Veli Küçük, Kemal Kerinçsiz ve arkadaşlarının dosyası 6 ay sonraki Sarıkız darbe dosyası ile birleştirildiğinden sanıklar 8 aydır mahkemeye çıkarılmadan tutukludur.
2008 yılı Haziran ayında tutuklanan Sarıkız darbe sanıkları Şener Eruygur ve arkadaşları iddianameleri henüz hazırlanmadığından mahkemeye çıkarılmamışlardır ve tutukludurlar.
...
2008 Eylül ayı:
Türk Silahlı Kuvvetleri Kuzey Irak’a yönelik kara harekâtı başlatır.
Başbakan Tayyip Erdoğan Türk Ordusu’nun olağanüstü kahramanlık ve başarılarını halka açıklar.
2008 kışı:
Ülkede PKK terörü durmuştur...
2009 Ocak ayı:
İki yıldır tutuklu bulunan Muzaffer Tekin, 1.5 yıldır tutuklu bulunan Veli Küçük ve Kemal Kerinçsiz, 7 aydır tutuklu bulunan Şener Eruygur, Özden Örnek, Doğu Silahçıoğlu, İlhan Selçuk, Tuncay Özkan ve Sinan Aygün avukatlarının yaptıkları tüm başvurulara rağmen hâlâ mahkemeye çıkarılmamışlardır.
2009 Ocak sonu:
Sabah 05.00:
Ankara’daki Zaman gazetesi istihbarat merkezi ile Roj TV’ye aynı anda bomba haber gelir:
Polis az sonra Yaşar Büyükanıt’ı gözaltına alacaktır.
Gazeteciler ortalığı telaşa vermeden Ankara’da bulunan emekli Paşanın evine gittiklerinde gerçekten de istihbaratın doğru olduğunu görürler: Savcı Paşaya gözaltı kağıdını gösterir..
Ve evden çıkarlar.
05.05:
Genelkurmay Karargahı’nın ışıkları yanıktır. Aynı anda tüm komutanların arabaları karargaha giriş yapar.
Başbakanlık’ın ışıkları yanmaktadır.
Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nün ışıkları yanmaktadır.
07.00:
Zaman ve Roj TV flash haberi duyurur.
Basına sızan bilgilere göre Muzaffer Tekin’le başlayan ilişkiler ağını çözen Savcılık, Şemdinli dosyasını da istemiş ve olaylar arasındaki bağlantıyı kurmuştur.
Buna göre AKP’nin iktidara gelmesi ile birlikte Genelkurmay içinde bir darbe ekibi kurulmuştur. Ancak Hilmi Özkök’ün Genel Kurmay Başkanı olması darbe planlarının başarılı olmasına engel olmuştur.
Bunun üzerine çeşitli provokasyonlar ve mitingler düzenleyen darbe ekibi, savcılığın zamanında gözaltıları ile başarıya ulaşamamıştır.
Bu arada Veli Küçük’ün evinde ele geçen belgelerde TSK içinde yasadışı bir kontrgerilla örgütlenmesinin varlığı tespit edilmiş, bu yapılanmanın başında o dönem Yaşar Büyükanıt’ın olduğu saptanmış, bu yapılanmanın PKK terörünün artması için PKK içindeki çeşitli unsurları kullanarak 2007 seçimleri öncesinde hükümeti yıpratacak bir terörist saldırı kampanyasına bizzat olanak sağladıkları tespit edilmiştir.
Çeşitli gazeteler, televizyonlar, dernekler, partiler, yargı üyeleri ve bürokraside de geniş bir yapılanmaya sahip olan bu grubun ülkedeki tüm terör ve karışıklığın sebebi olduğu anlaşılmaktadır.
...
Başbakan Tayyip Erdoğan operasyon ile ilgili basının sorularını yanıtlarken olayın kesinlikle TSK’ya mal edilemeyeceğini, Ordu’nun bizzat kendisine bağlı olduğunu, göz bebekleri olduğunu, ordunun kahramanlıkları sayesinde PKK terörünün durdurulduğunu açıklar.
...
Genel Kurmay Başkanı yargıya müdahale etmek istemediğini bu nedenle açıklama yapmayacağını belirtir...
...
Aynı gece Köşk...
MİT Müsteşarı ve Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanı Cumhurbaşkanı Gül’e brifing vermektedir.
Operasyon hemen durdurulmazsa asker içinde bir grup genç subayın başında bulunduğu yapılanmanın yönetime el koyacağını bildirirler.
Cumhurbaşkanı teşekkür eder ve çıkarlar.
Gece 01.00:
Cumhurbaşkanı Gül Başbakan’ı Köşk’e davet eder.
Başbakan AKP MYK üyeleri ile olağanüstü toplantıdadır.
Bazı AKP’liler Başbakan’ı bir darbe olasılığına karşı uyarırlar.
Başbakan kendinden emindir, “artık bu iş bitti” der.
Gece 02.30:
AKP MYK üyeleri evlerine doğru yola koyulur.
Gece 03.00:
Başbakan’ın makam aracı Köşk’ün kapısından girer.
Bir saat süren görüşmede Gül’ün uyarıları karşısında Başbakan düşünmek için süre ister.
Gece 04.00:
Başbakan eve döner.
Gece 05.00:
Bir askeri jip Başbakan’ın evine gelir.
Kapıdaki koruma müdürü ile görüşür.
Koruma müdürünün yüzü asılmıştır.
Ben haber vereyim der.
Teğmen izin vermez.
Kapıya doğru yönelir.
Ve zili çalar...
(ymmd.com dan alınmıştır)birol aslan taşköprü kastamonu)bayrak
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder